13 Mayıs 2016 Cuma

Açılım İhaneti ve Çözülme Süreci // Türk Fırtınası // Önder Karaçay

Açılım İhaneti ve Çözülme Süreci // Türk Fırtınası // Önder Karaçay

B3d8-gXCQAIFLYj
Açılım İhaneti ve Çözülme Süreci // Türk Fırtınası // Önder Karaçay
12 Eylül 1980 askeri darbesi, Asala terör örgütünün isim değiştirerek emperyalist maşa olması, siyasi partiler yasasıyla günümüze kadar proje partileri kurulması ve projelerin başına batının maşalarının getirilmesi sonucudur yaşadıklarımız.
Türk Milleti işte bu oyunu bozuyor.
Türk Milletini kimse hiçbir gaflet ve delaletten haberi yokmuş sanmasın. Hepsinin hesabı ve bu kötü niyetin bedeli tüm işbirlikçilerine siyaset, sermaye, tarikat, cemaat, toprak ve para ağalarına sorulacaktır.
Eninde sonunda vatana ve millete ihanet etmenin sebebi olmayacağına göre ihanet edenlerin ödemesi gereken bedeli ödeyecekler.
Vatana ve millete ihanette zaman aşımı yoktur.
Biz kimseye iftira atmıyoruz. Hepsi belgeli, hepsi kendi yaptıkları ve sonuçlar ortada. Bizi kandırdılar diyerek kimse bu vebalin altından kalkamaz.
Bugün ki Cumhurbaşkanı Başbakan olduğu zaman kendisinin çıkardığı meşhur çözüm süreci yasasını Resmi Gazetede yayınlanmış haliyle olduğu gibi buraya aldım.
Madde 2 c bendin de diyor ki; c) Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirleri alır.
Silah bırakan diye tarif ediyorlar.
24 Temmuz 2015 tarihinde ne oldu? Madem silah bırakmışlardı o zaman Türk Silahlı Kuvvetleri kiminle savaşıyor ve o ağır silahlar nasıl geldi, hendekler nasıl ve kimin göz yumması sonucu açıldı?  Daha önce valiler aracılığıyla teröristlerin gelmesine göz yumun demelerinin bedelini o tarihten bugüne yüzlerce şehit vererek Türk Milleti ödüyor.
Daha sonra Cumhurbaşkanı ne dedi “vatanı geri kazanıyoruz. “
Vatanı “Çözüm Süreci” adı altında “Açılım” ve “Akil Adam” çabalarıyla kaybetme gayretlerine girmemiş olsaydınız bu gaflet, delalet ve ihanet yaşanmamış olurdu.
2003 yılında Amerikan askerlerinin Irak’ta bırakılan silahların bir gün Kürtlerin Türklere karşı savaşında kullanılacağını gazeteci Güneri Civaoğlu köşesinde defalarca yazmasına rağmen bir Başbakanın, Cumhurbaşkanının bunu bilmemesine mümkün mü?
ABD’li yarbay // Güneri Cıvaoğlu www.milliyet.com.tr (Alıntıdır)  
Zihnimde lego parçaları gibi uçuşan eylemler, söylemler, tavırlar…
Bunları bir araya getirerek büyük fotoğrafa varmaya çalışıyorum.
İşte onlardan ikisi…
1. Körfez Savaşı sırasında Suudi Arabistan’dayım ABD kumanda merkezi olarak kullanılan otelin bir odasında dinlediklerim dehşet verici.
Amerikalı yarbay duvardaki harita üzerinde Türkiye’nin Güneydoğusu’nu ve Kuzey Irak’ı işaret ediyor.
Avucunu o coğrafyada dolaştırırken şöyle diyor:
‘Savaş bitecek. Amerika Irak’tan çıkacak. Giderken silahlarının büyük bölümünü bırakacak.
Bunlar içinde ağır silahlar, roketler de olacak.
Yöredeki Kürtler bu silahları alacaklar ve Türkiye’ye karşı kullanacaklar.
Toprak isteyecekler.
Türkiye, ya istedikleri toprağı verecek ya da vermeyecek ve savaşacak.’
Yarbay iyi derecede Türkçe konuşarak anlatıyor bunları.
Kulaklarıma inanamıyorum.
“Ya NATO ortaklığı ya ülkelerimiz arasındaki dostluk” diye soruyorum oralı olmuyor.
Gene de bunun “Amerikalı yarbayın kendi fantezisi” olabileceğini düşünüyorum.
Ama…
Birkaç dakika sonra bir başka odada gene Amerikalı bir rütbeliden aynı şeyleri dinliyorum.
Bunun “bir mesaj olabileceğini” düşünüyorum.
Çünkü bu randevuyu bana ilk Dışişleri Bakanı ve o zamanki Suudi Arabistan Büyükelçimiz Yaşar Yakış oradaki ABD Büyükelçisi ile konuşarak sağlamıştı.
ABD Büyükelçisi, ABD komutanıyla temasa geçmiş ve bu iki rütbeli subay tarafından verilecek kişisel brifing için davet edilmiştim.
Dönemin ABD Başkanı Bush Bağdat’a girmedi, Kuzey Irak senaryosunun uygulanma olanağı kalmadı.
Ama…
1991’de dinlediğim o senaryonun 2010 Türkiyesi’nde sahnelendiği kuşkusundayım.
PKK o roketatarları, uzun namlulu ağır silahları, dockaları, tonlarca patlayıcıyı nasıl elde etmekte.
50-100 kişilik gruplar halinde askeri üstlere, karakollara saldıracak cesareti nereden alıyor?
ULUS DEVLET VE DİN
PKK’nın mezraları, köyleri bastığı yıllarda Turgut Özal Başbakan’dı…
Kol kadar bebekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar dahil 23 kişiyi öldürmüşler.
“Biz derelerden çamurlu su içiyoruz, sizin evlerinizde buzdolaplarınız var” deyip buzdolaplarını bile kurşunlamışlar.
Özal helikopterle köye gidiyor Yavuz Donat ve ben de kiraladığımız bir araçla…
Köyün sınırına vardığımızda asker durduruyor “izin yok” diyor.
Buna karşılık özel kuvvetlerden bir polis şefi “bugün sıkı yönetim kalktı yetkiler olağanüstü hale devredildi, gazeteci beyleri biz götürüyoruz” cevabını veriyor.
Biniyoruz araçlarına.
100-150 metre sonra direksiyondaki polis “amirim taze toprak” diye uyarıyor.
“Devam et” talimatı üzerine polis “kendimiz için değil konuklarımızın yaşamı için söyledim” diye izah edince “taze toprağın mayın döşendiği” anlamına geldiğini öğreniyoruz.
Birkaç yüz metre daha taze toprak tümseklerini aracın ortasına alarak çok yavaş ilerliyoruz.
Yavuz’a bakıyorum yüzünde iğne ucu kadar ter zerreleri 15-20 saniyede irileşiyor, nohut büyüklüğünde patır patır dökülüyor.
Söylediğine göre ben de aynı görüntüdeymişim.
Ölümle burun buruna gelmek böyle bir şey işte.
Tekerleğin her dönüş hareketi yaşamı noktalayacak bir patlama kâbusu…
Aradan yıllar geçecek ve beni Bekaa’daki Abdullah Öcalan’a götürecek olan PKK’nın milisinden o günü dinleyeceğimi nerden bilirdim.
Adı Oktay’dı.
Bizim aracı gözlüyorlarmış.
Uzaktan kumandayla mayını patlatmışlar.
Aralarında “yazık oldu gazetecilere” diye konuşmuşlar.
Meğer o zaman polisin kullanmakta olduğu beyaz minibüsün eşi olan bir başka beyaz minibüsü uçurmuşlar.
Onları da görmüştük.
Bunun üzerine araçtan inmiş yolun kenarındaki düzlüğe geçmiş köye yürüyerek gitmiştik.
Bu olaydan sonra Turgut Özal’la bir söyleşimizde şu ifadesini hatırlıyorum:
“Maalesef tam bir ulus devlet olamadı. Bölgede birleştirici olarak din hâlâ önemli…”
Aradan 20 yıl geçti yörede hâlâ aynı siyaset formülü geçerliliğini sürdürüyor.
Sandıklarda oyların dağılımı Kürt ulusalcılığı ve cemaatler-tarikatlar eksenlerinde oluşuyor.”
Bu gerçekler ortadayken bu gaflet ve delalet oyununun devamını oynayanlar Türk Milletini kandıramaz, bölemez ve parçalayamazlar. Hatta kendileri tarihe kara bir leke gibi geçerler.
Değilse o zaman bu gaflet, delalet ve ihanetin sebebi ancak ve ancak BOP Eş Başkanı gizli görevi gereği olduğu açıkta kalmaktadır.
Demek ki BOP Eş Başkanı Türk Milletinden habersiz olunca sonu da böyle ihanetin itiraflarıyla bitmesine yol açar.
Kanunla bu suçu işleyenleri de koruma altına alacak kadar da niyetlerini kanuna yansıtmışlar. Aslında yaptıklarının suç olduğunu bile bile yasaya koymuşlar.
Hani terör sona ermişti? Sona erdiyse yüzlerce şehit nedir? Bu şehitlerin sorumluları kimdir? Türk Milletine bunun hesabını verin…
Hiçbir kanun adalet yerine geçmez ve kimseyi kurtaramaz. İnsanın canından yetki veya makamlar daha değerli değildir.
16 Temmuz 2014  ÇARŞAMBAResmî GazeteSayı : 29062
KANUN
TERÖRÜN SONA ERDİRİLMESİ VE TOPLUMSAL BÜTÜNLEŞMENİN
GÜÇLENDİRİLMESİNE DAİR KANUN
Kanun No. 6551                                                                                               Kabul Tarihi: 10/7/2014
Amaç ve kapsam
MADDE 1  (1) Bu Kanunun amacı, terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi için yürütülen çözüm sürecine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Uygulama, izleme ve koordinasyon
MADDE 2  (1) Hükümet, çözüm süreci kapsamında aşağıdaki hususlarda gerekli çalışmaları yürütür.
a) Terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine yönelik siyasi, hukuki, sosyoekonomik, psikolojik, kültür, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında ve bunlarla bağlantılıkonularda atılabilecek adımları belirler.
b) Gerekli görülmesi hâlinde, yurt içindeki ve yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarla temas, diyalog, görüşme ve benzeri çalışmalar yapılmasına karar verir ve bu çalışmaları gerçekleştirecek kişi, kurum veya kuruluşlarıgörevlendirir.
c) Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirleri alır.
ç) Bu Kanun kapsamında yapılan çalışmalar ile alınan tedbirlere ilişkin kamuoyunun doğru ve zamanında bilgilendirilmesini sağlar.
d) Alınan tedbirlere ilişkin uygulama sonuçlarını izler ve ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlar.
e) Gerekli mevzuat çalışmalarını yapar.
Yetki ve sekretarya
MADDE 3  (1) Bakanlar Kurulu, çözüm sürecine ilişkin gerekli kararları almaya yetkilidir.
(2) Çözüm süreci kapsamında yapılan çalışmaların koordinasyonu ve sekretarya hizmetleri Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı tarafından yürütülür.
Kararlar ve yerine getirilmesi
MADDE 4  (1) Bu Kanun kapsamında verilen görevler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca ivedilikle yerine getirilir.
(2) Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki görevleri yerine getiren kişilerin bu görevleri nedeniyle hukuki, idari veya cezai sorumluluğu doğmaz.
Yürürlük
MADDE 5  (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 6  (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 
Açılım ihaneti çözülme süreciyle bitişe doğru ve Türk Milletinin devrimi gerçekleşmesiyle sonuçlanacak ulus devleti koruyacak hukuk devleti yeniden tesis edilecektir.
Önder Karaçay
Mobbıng Bank Türk Fırtınası Sır Kitabın Yazarı

2 yorum:

  1. Açılım ihaneti çözülme süreciyle bitişe doğru ve Türk Milletinin devrimi gerçekleşmesiyle sonuçlanacak ulus devleti koruyacak hukuk devleti yeniden tesis edilecektir.

    Önder Karaçay

    YanıtlaSil
  2. "Ülkemizi bir ev olarak düşünürsek Türk kültüründe, gelenek ve göreneklerine göre o evin birinde cenaze varsa, hele o cenazeler askerlere ait şehitler ise bir başka evde değil düğün, televizyon bile açılmazdı. Dün bu anlamda büyük bir garabet yaşanmıştır. Şehitleri olan dünyanın en asil milleti Türk Milletinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin en üst derecedeki komutanı o düğüne katılmışsa kültürümüzün ve değerlerimizin ne hale geldiğini toplumun buna karşı tepkisizliğini tarih çok acımasız bir şekilde yazmıştır. Üstelik o şahitlerin sebebi olan bir zamanlar BOP eş başkanı diye bize bu görevi verdiler diye övünen, terör ve silahların ülkemize yerleşmesine valileri kullanarak askerin müdahalesini önleyen gaflet ve delaletin görmemiş bir gösterişle devletin imkanlarını kullanarak, trafiği felç edecek uygulamalarla halk eziyet eden bir saygısızlığın davetine Genel Kurmay Başkanının katılmış olması Türk Milletinin sinesinde çok büyük bir acıya yer açmıştır." // Önder Karaçay

    YanıtlaSil