7 Mayıs 2016 Cumartesi

İkircikli Otoritelerden Nasıl Kurtulacağız? // Dip Dalga // Önder Karaçay

İkircikli Otoritelerden Nasıl Kurtulacağız? // Dip Dalga // Önder Karaçay

tutunacak-bir-dal
İkircikli Otoritelerden Nasıl Kurtulacağız? // Dip Dalga // Önder Karaçay

“Devrilen sen değilsin, kendi kendini devirenler, kuyruğu dik tutmak adına direniyorlar, bunun farkında ol ve mücadeleden asla vazgeçme, ısrarla hakkını savun, doğruyu iste yeter.” // Önder Karaçay
Liberal faşizmin kapital adına oyuncuları çift kişilikli olmaktan asla kurtulamazlar.
Bireylerin isteklerini gerçekleştireceklerine özerk bireycilikten aldıkları dikta yetkiyi işine gelmediği her konuda sözde bireyin isteği adına oya sunmak, şahsi çıkarlarını göz önünde bulundurarak güçlerini devletten aldıkları otorite üretti ülkemiz.
Demokrasilerde karar verme sürecini denetim süreci meşru kılar.
Hukuksal denetimin olmadığı yargı yerine yasamanın yürütmenin gizli niyetine hizmet eden bir kamu otoritesi adı sözde demokrasi görünümlü faşizm veya diktatörlüktür.
Temsili demokrasiden söz edebilmek için öncelikle siyasi partilerin dikta yöntemlerle yönetilmemesi sağlanmalıdır.
Bu yapılmadan hangi siyasi parti kazanırsa kazansın, bir dikta söz konusu olup sadece o diktanın şahsi kişiliği, inadı, sabrı, dayanıklılığı, direnci, becerisi, kurnazlığı, yalanı, hilesini sürdürülebilir yaptığı müddetçe iktidarını sürdürür.
Kendi yanındakileri sürekli kendine tabi görmek ister, tabi olmayanları kendinden uzaklaştırır. Çünkü o yapının içinde her kural sadece otoriteyi korumaktadır.
Küresel tekelleşme devletin kural koyucusu konumuna gelmesi gibi günümüzün en önemli sorununu çözecek olan toplumdur ve devrimdir..
Çünkü bu ahtapot sadece ülkeye gelmekle kalmaz, kollarını ara sokaklara, diğer odalara, ceplere daldırarak, insan üzerinden sürekli kendi çıkarına hesaplar yapılmasını ister.
Bu tür tekeller kesinlikle ülkeye sokulmamalıdır. Bu yanlış ne yazık ki uzun bir ihanetin sonucunda gerçekleşmiş ve duvara toslamıştır.
Ülke içinde de devleti tehdit edecek boyutta her konuda tekele asla izin verilmemelidir.
Türkiye Cumhuriyeti demokrasisini tam oturtmadan çok partili sözde demokrasiye sermayeyi ülkede hakim ve tekel bir sınıf haline getirmek amaçlıydı ve bu bugün karşımızda vatanımızı, milletimizi tehdit eden emperyalist projelerin sömürge ve içimizi karıştırma niyetli işlere bulaşmışlardır.
Tekelleşen her güç azgın bir saldırganlık haliyle bütün gücü ele geçirmek niyetine her an bürüneceği için ülkemizin ati geleceği açısında çok acil bu sorunu kamulaştırmalar ile çözülmelidir.
Her toplumda en sağlıklı olan devletin toplum için eşit gelir dağılımını sağlayan zenginliğin devlette toplanmasıdır.
Artık denenmiş ve ihanetle sonuçlanmış bir garabet gibi tescilli örneğimiz varken demokrasimizin, hak ve adaletin, eşit gelir dağılımının tesisi amacıyla her yurttaşın işi olduğu ve herkesin midesi kadar eşit tükettiği bir ekonomi kuracağız.
Bunun içinde ilk yapılması gereken geçici bir seçim hükümeti ve bu devrimin yapılabilmesinin hukuki yolunu açacak olan partisiz parlamenter sistem ile emperyalist niyetlerin siyasi partilere sızarak kendi niyetlerine hizmet edecek ideolojileri devlet ve toplum adına üretmelerinin yolu kapatılacaktır.
Yargı tamamen bağımsız olacaktır.
Devlet yönetimi her ilin temsil adına vekillerini seçip TBMM’ne göndermesi sonucu Türk Devlet Başkanlığı ve Bakanların vekiller için seçilmesiyle oluşmalıdır.
Türk Devlet Başkanlığı bir kadın, bir erkek olmalı, Başbakan makamı kaldırılmalı, Bakanlar kuruluna Türk Devlet Başkanları başkanlık etmelidir.
Görevleri Türk Milletine hizmet, üretmek, eşit paylaşmak, artanı ihraç etmek, ihtiyaç olanları ithal ile tamamlamaktır. Yasama ve icra birlikte yapılmalıdır.
Yargı TBMM’nin her yıl faaliyetlerini yine eskisinde olduğu gibi mutlaka Sayıştay denetimine tabi olmalı ve halkın bilgisine sunulmalıdır.
Ülkemizin şu anki en önemli sorunu yönetim sorunudur.
Ülkemiz aslında yönetim görünümlü yönetimsiz kalmıştır.
Hukuksuz işlerin döndüğü devlette yönetimden bahsedilemez. Yönetimi kanunsuz işgal eden ve hukuki sınırlarını aşan, suç işleyen, suç işledikçe suç işleme iştahını artırtan ve aynı oranda zararı büyüten bir zihniyetle karşı karşıyayız.
II. Abdülhamide özenmenin ağır faturasını ödüyoruz. 33 yıl Kanuni Esasiyi tanımadan ülkeye adeta istibdat yaşatmış, donanmayı Haliç’de paslanmaya terk etmiş, denizleri boş bırakmış ve düşmanın ülkeyi işgal etmesinin yolunu açmıştı.
Bugünle benzerliği son otuz beş yılda aslında siyasi partiler yasası Anayasaya aykırı bir yasa olmasına rağmen darbe yapan ve yaptıran zihniyetin işine geldiği için diktaların siyasi parti başında kontrolüne imkan sağlayan yasalı kanunsuzluk ve son on dört yılda Anayasa da buna ilave edilerek 35 yıllık bir rekora imza atılmıştır.
Bugün ülkemiz terör görünümlü emperyalizmle aslında savaş halindedir. Bu savaş 12 Eylül 1980 ile Ermeni terör örgütü Asalanın isim değiştirerek başka bir algı ile Osmanlı zamanındaki bölücü projenin piyonudur. Bugün arkasındaki ülkelerin dost görünümlü düşman batı ülkeleri olduğu artık bilmeyen kalmamıştır.
Terör örgütlerine daha düne kadar batı projelerinde görev alan kanun tanımaz Cumhurbaşkanı o tarihlerde Açılım ve Akil ihanetiyle adeta terörü siyasal alana çekti, ülkemize şehir terörizmini getirdi, halkı da terörle yaşamaya alışmak zorundasınız, ya başkanlık ya da canınızı ala ala başkan olacağım dediği günlerden kendi seçtiği Başbakanı kanunsuz partinin başından bile azledecek boyutta suç işlemek zorunda kaldı.
Yargı görevini yaparak derhal Cumhurbaşkanının görevine son verecek hukuki çalışmayı yapmalıdır. Eğer yapamaz durumdalar ise ya isyan etmeliler ya da istifa ederek halkın desteğini, ilgisini artırmalılar. Çünkü bugün kitle iletişim araçları da işgal altında olduğu için, hatta bizim olduğunu sandığımız bile dolaylı başka niyetlere çalışmaktadırlar.
İnanılmaz bir bölünmüşlük yaşanmaktadır. Birleştirici tek çare Atatürk fikridir.
Artık herkesin ideolojileri bırakıp devrim yasalarını çıkaracak geçici hükümet kurulmasını talep etmeliyiz.
Çünkü bu vatan bizim, bu vatana ve millete sahip çıkması gerekenlerde biziz. Başkalarının sahip çıkmamış olmamız, korkmamız işlerine gelmektedir.
Artık kimsenin ekmeğine yağ sürme fabrikası değildir Anadolu.
Türk Milleti 4 Mayıs 2016 tarihinde çok farklı bir maceraya uyanmak zorunda kaldı.
Düşmeden tutunacak bir dalımızın olup olmadığını görememiştik, gördük şimdi!
Önder Karaçay
Mobbıng Bank Türk Fırtınası Sır Kitabın Yazarı

1 yorum:

  1. “Devrilen sen değilsin, kendi kendini devirenler, kuyruğu dik tutmak adına direniyorlar, bunun farkında ol ve mücadeleden asla vazgeçme, ısrarla hakkını savun, doğruyu iste yeter.” // Önder Karaçay

    YanıtlaSil