11 Haziran 2016 Cumartesi

Siyasi Partilere Gerek Var mı? // Türk Fırtınası // Önder Karaçay

Siyasi Partilere Gerek Var mı? // Türk Fırtınası // Önder Karaçay

CiRP94IWEAEorff
Siyasi Partilere Gerek Var mı? // Türk Fırtınası // Önder Karaçay
 
Siyasi partilere gerek olmadığını yazının tamamını okuduğunuzda umarım herkesi ikna etmeye yetecektir.
 
Yeter ki bağnaz düşüncelerden kurtulalım.
 
Büyük liderimiz Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyet Halk Partisini ideoloji düzeyinde birilerine hizmet partisi diye kurmadı.
 
Ne için kurdu?
 
Türk Milletini oluşturan Türkiye Cumhuriyetine bağlı tüm yurttaşların halkın geleceği için çalışan ve hizmetinde olan bir parti olması için kurdu.
 
Sermayenin, dış güçlerin emrine girsin diye siyasi parti kurmadı.
 
Hatta bir sözünde; “Bizim siyasi partilere ihtiyacımız yoktur, bizim milli birlik ve beraberliğe ihtiyacımız vardır.” demiştir.
 
Bir asır önceki bu gerçek bugün değiş midir? Değişmemiştir. Öyleyse 1950 yılında çok partili denen bölünmenin amacının ülkemizi bölmek ve parçalamak amaçlı ve Cumhuriyet Halk Partisini de ele geçirmek olduğunu artık görmek, anlamak ve idrak ederek buna çare bulmak için çalışmalıyız.
 
Siyasi Parti Nedir?
 
Siyasi parti (eskiden fırka, farklı görüşe sahip topluluk), benzer siyasi görüşleri paylaşan kişilerin bir ülkenin yönetiminde söz sahibi olmak üzere kurdukları örgütlere verilen isimdir.
 
Bu tanım şu anlama gelmemektedir. Her siyasi ideoloji iktidara geldiğinde kendi siyasi görüşüne göre devletin kurallarını ya değiştirir ye da değiştirmeden bildiğini uygular anlamına gelmez.
 
O zaman ne anlamına gelir?
 
Her iktidara gelen siyasi parti o devletin ve milletin Anayasasına, evrensel hukuk ilkelerine uygun halka hizmet etmek amacıyla görev yapabilir.
 
Bunun dışına çıkan her niyet ve çaba hukuksuzdur.
 
Siyasi partilerin tarihçesine kısaca bakacak olursak;
 
Siyasi partilerin geçmişi insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlar kabileler halinde yaşarlarken bile onları yöneten önderlere muhalefet eden gruplar oluşturmuşlardır.
 
Bu grupların siyasi partilerin kökenini oluşturdukları söylenebilir. Siyasi partilerin geçmişi kesinlikle demokrasiden daha eskidir. Monarşiyle yönetilen toplumlarda bile her zaman toplumu yöneten kişinin (kral, sultan, imparator, şah, padişah, han vs.) görüşlerine karşı çıkan gruplar mevcut olmuştur.
 
En otokratik yönetimlerde bile bu muhalif gurupların ülkelerinin yönetiminde söz sahibi olma gayretleri yok olmamıştır.
 
Bu gayretler demokrasiden önceki dönemlerde sanıldığından çok daha sık bir oranda başarılı olmuşlardır.
 
En güçlü ve en sert diktatörler bile aslında çevrelerindeki insanlara memnun ettikleri sürece güçlerini koruyabilmişlerdir. Bu yüzden de iktidara karşı çıkan güçlerin başarılı olma ihtimaller her zaman saklı kalmıştır.
 
Örneğin Osmanlı padişahlarına karşı bile muhalefet her zaman mevcuttu. Yeniçeriler bazen padişahı tahttan indirebiliyorlardı. Anadolu halkının bile zaman zaman ayaklanma çıkararak istedikleri siyasi amaçları elde etme imkânları mevcuttu.
 
Modern anlamdaki siyasi partilerin oluşması, Fransız Devrimi sonrasında başladı.
 
Önce Avrupa’da, sonra da dünyanın diğer bölgelerinde çeşitli siyasi görüşlere sahip kişiler resmen bir araya gelerek örgüt kurmaya ve yapılan seçimlerde bu örgütler topluca ülkelerinin yönetiminde söz sahibi olma hakkını kazanmaya başladılar.
 
Halen günümüze kadar varlığını sürdürebilmiş en eski partiler arasında 1830’larda İngiltere’de kurulmuş Muhafazakâr Parti ile aynı dönemlerde ABD’de kurulmuş Demokratik Parti gösterilebilir.
 
Türkiye’nin en eski partisi ise 21 Mayıs 1889’da İttihad-ı Osmani adı altında padişah II. Abdülhamit’i tahttan indirmek amacıyla kurulan dernektir.
 
Sonradan İttihat ve Terakki Cemiyeti adını alan bu örgüt II. Meşrutiyet’in ilanının ardından 18 Ekim-8 Kasım 1908 tarihleri arasında toplanan kongresinde siyasi parti haline geldiğini ilan etti.
 
Siyasi Parti Çeşitleri
 
Siyasi partileri çeşitli şekillerde sınıflandırmak mümkündür. Yapılarına göre siyasi partiler 3 sınıfa ayrılırlar:
 
Tek parti rejimi: Ülkede siyasi parti fonksiyonunu yerine getiren tek parti vardır. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi bunun en güzel örneğidir.
 
İki partili sistem: İktidara alternatif olma bakımından ülkede 2 siyasi partinin bulunduğu sistemdir. Bölücü bir sistemdir ve tehlikelidir.
 
Çok partili sistem: İktidara alternatif olabilme bakımından ülkede birden daha fazla partinin bulunduğu sistemdir. Aşırı bölücüdür ve çok tehlikelidir. Ülkemiz gibi stratejik bir konumda olan Türkiye Cumhuriyeti için en büyük tehdittir.
 
İdeolojilerine göre partiler aşağıdaki sınıflara ayrılabilirler:
 
Muhafazakâr Partiler
Hristiyan Demokrat Partiler
Milliyetçi Partiler
İslamcı Partiler
Yeşil Partiler
Sosyal Demokrat Partiler
Sosyalist Partiler
Komünist Partiler
Faşist Partiler
Anarşist Partiler
Feminist (Kadın Hakları Savunucusu) Partiler
Liberteryen Partiler
 
Sağ-sol yelpazesi de partileri sınıflandırmak için kullanılır ancak sağ ve sol terimlerini herkesin mutabık kalabileceği bir şekilde tanımlamak mümkün değildir.
 
Sağ ve sol terimleri Fransız Devriminden sonraki ilk parlamentoda ortaya çıkmıştır.
 
Belirli görüşleri savunan kişiler parlamentonun sağ kanadında oturmuş, bu görüşe muhalefet eden kişiler ise sol kanatta oturmuşlardır. Bu tarihten beri partileri sağ ve sol şekilde tanımlamak gelenek haline gelmiştir. Ancak herkes bu terimlerin tanımında ortak bir görüşe sahip olmadığı için bu terimlerin kullanılması bilimsellikten ziyade siyasi bir propaganda haline gelmiştir.
 
Günümüzde sağ, sol, muhafazakar, dini görüşlü, kapital zihniyetli, ve diğer her ideolojinin ömrü tamamlanmıştır.
 
Bunun en belirgin sebebi tüm bu ideolojilerin içine farklı niyetlerin sızarak o ülkenin halkının haklarını belli niyetlerin çıkarına kullanmak adına tüm siyasi görüşleri bir yarış içine sokarak iktidara geleni iktidarda tutmak adına baskıyla, diğerlerini iktidarı tehdit amaçlı ve şimdi de sizi kullanacağız bize en iyi hizmeti veren, halkı bize köle eden hanginiz olacaksanız halktan yetki alıp gelin gibi bir zihniyetin yaşamasına sebep olmuştur.
 
Demokraside eğer amaç halka ve hakka hizmetse bu kadar ideolojiye, farklı görüş ve örgüte ne gerek vardır?
 
Önemli olan niyettir. Hangi ideolojinin ne niyeti taşıdığını o ülkede yaşayan her insanın anlaması mümkün mü?
 
Medya terörü gibi siyaset ve sermayenin emrinde toplumu algı operasyonlarıyla kendi çıkarına kandıran bir demokratik olmayan yapının mevcut olduğu sistemde siyasi partilerden, çok partili demokrasiden partiler olsa bile bahsedebilmek mümkün mü?
 
Milli çıkarlara uygun iyi insan yetiştirmemiş, tarikat ve cemaat localarında din, siyaset ve sermaye çıkarına insanların 1950’den bu yana devşirildiği bir ülkede halk ve hak için çalışan bir siyasi örgüt veya partinin varlığından söz edilebilir mi?
 
Söz edilemeyeceğine göre o zaman bu siyasi parti yükünden kurtulmadan ülkemizde demokrasi ve hukuk devletini kurmanın mümkün olmadığını göremeyiz.
 
1950 öncesine toplumsal bir uzlaşmayla dönmek, yarım kalan Atatürk devrimlerini tamamlamak ilke ve devrimlerine tam bağımsızlık ve özgürlük için birleşmezsek bu yapının devamı bölünme ve parçalanmayı toprak kaybına götürür.
 
Bugün hiçbir siyasi parti kurucu değerlere tam manasıyla sahip çıkmamıştır.
 
1950 sonrası sermayeyi destekleyen sermaye emrinden çıkmayan, sermayeyi Türk Milleti yerine üst akıl gören ve bugün bu sebeple çöken siyasi zihniyetin sonunun geldiğini çarenin siyasi partisiz parlamenter sistem olduğunu, hukuk devletini kuvvetler ayrılığı ilkesini yeniden tesis ederek devletimizi devrimle yapılandırmak tek çaredir.
 
Kısır iç çekişmelerle zaman kaybı, komşularımızla olan bağın kopması, milli ekonominin tahrip edilmesi ve üretimin küresel tekellerin eline geçmiş olması bugün ki zihniyetin kendi eliyle bindiği dalı keserek kendi sonunu getirmiştir.
 
Hazineden bu tür devletimiz ve milletimiz aleyhine çalışan siyasi partilere kaynak aktarmanın bir anlamı olmadığını görmek için illede ülkemizin bölünmesini bekleyeceğiz?
 
Türk Devrimi Fransız Devriminin de çok ilerinde bir devrimle bu garabetten kurtulacaktır.
 
1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı vererek kadın haklarında dünyada en ileri devrimi Türkler gerçekleştirmiştir.
 
Yarım kalan Atatürk devrimini Cumhuriyetimizin birinci asrını tamamladığında bitirmiş olmalıyız.
 
Kadınların bugün ikinci sınıf bir muamele ile yarım kabul edilmesi Türkiye Cumhuriyetinde asla kabul göremez.
 
Bu sebeple devrimin bir başka manası Türk Devlet Başkanlığı makamı oluşturulmalı, Başbakanlık kaldırılmalı, Türk Devlet Başkanlığı makamı aynı atalarımızda olduğu gibi bir kadın, bir erkek olmalıdır.
 
Kadınlara Türkler HANIM demektedir. Han devlet demektir. Türklerde hanın sahibidir kadın.
 
Ya Cumhuriyet Halk Partisini içine düştüğü bu durumdan kurtararak kuruluş ve kurtuluş değerlerine dönüştüren bir ekiple yönetilmesi sağlanarak bu devrim gerçekleşecek ya da tüm siyasi partilerin kapatılmasını bir halk devrimi gerçekleşerek sağlayacaktır. Başka bir çare yoktur. Çünkü içimizdeki işbirlikçilerin adeta gözü dönmüştür. Hala kendi algılarının değişmesi için medya terörünü kullanarak bizleri kandırmaya çalışmaktadırlar.
 
Vatanımızı ve milletimizi bölmek ve parçalamak amacıyla gelenleri de getirenlerle birlikte göndererek çıkacağız bu garabetin içinden.
 
Ne Mutlu Türküm Diyene!
 
Önder Karaçay
Mobbıng Bank Türk Fırtınası Sır Kitabın Yazarı

1 yorum:

  1. Siyasi Parti Çeşitleri

    Siyasi partileri çeşitli şekillerde sınıflandırmak mümkündür. Yapılarına göre siyasi partiler 3 sınıfa ayrılırlar:

    Tek parti rejimi: Ülkede siyasi parti fonksiyonunu yerine getiren tek parti vardır. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi bunun en güzel örneğidir.

    İki partili sistem: İktidara alternatif olma bakımından ülkede 2 siyasi partinin bulunduğu sistemdir. Bölücü bir sistemdir ve tehlikelidir.

    Çok partili sistem: İktidara alternatif olabilme bakımından ülkede birden daha fazla partinin bulunduğu sistemdir. Aşırı bölücüdür ve çok tehlikelidir. Ülkemiz gibi stratejik bir konumda olan Türkiye Cumhuriyeti için en büyük tehdittir.

    YanıtlaSil