2 Haziran 2016 Perşembe

31 Mart Olayı ve 31 Mayıs Gezi Eylemleriyle Türk Devrim Süreci // Türk Fırtınası // Önder Karaçay

31 Mart Olayı ve 31 Mayıs Gezi Eylemleriyle Türk Devrim Süreci // Türk Fırtınası // Önder Karaçay

300px-Selanik_Army_Enters_Istanbu_1909l
31 Mart Olayı ve 31 Mayıs Gezi Eylemleriyle Türk Devrim Süreci // Türk Fırtınası // Önder Karaçay
31 Mart olayı Türk Devrim tarihinin başlangıcı kabul edilir. Sonrasında 2. Abdülhamit 33 yıllık istibdat ile sürdürdüğü Anayasa tanımayan zulmü son bulmuş tahta geçen Vahdettin ile Osmanlı toprak kaybederek çökmüştür. (1908 -1918)
19 Mayıs 1919 tarihinde bunun üzerine Mustafa Kemal ve arkadaşları Samsun’a çıkıp Anadolu üzerinde Erzurum, Sivas ve Amasya kongre ve genelgeleri ile Türk Milletinin desteğini alarak Kurtuluş Savaşını başlatmış Anadolu’yu, İstanbul’u yeniden kurtararak 29 Ekim 1923 tarihinde insanlık projesi Türkiye Cumhuriyetini kurmuştu.
31 Mayıs 2013 tarihinde başlayan Gezi Parkında ağaçların kesilerek yerine alış veriş merkezi yapılması ve topçu kışlası yapacağız diye de bahane ile kılıf bulma çabaları Türk gençlerinin ülkemiz tarihinde ilk kez kendi yurtlarında 31 Mart olayından sonra isyan ettikleri ve tarihi bir kırılmanın Türk Devrim geleneğinin ıı. Meşrutiyetten sonra en önemli olaydır. Tüm yurtta on milyona yakın insanımız akşamları tencere tava çalarak mahalle aralarında yürümüş, ülke yönetimi protesto edilmiş, parklarda günlerce halk kongreleri yapılmıştır.
Türkler gençleri Gezi Parkında ağaçlarına sahip çıkıyor, ağaçların, yeşilin ranta kurban edilmemesini savunuyor, ranta tuş olan zihniyetler halkın polisine emir vererek bu masum ve çok önemli hak ve halk tepkisine su, gaz ve plastik mermi sıkıyor. Taksime topçu kışlası yapmak nasıl çağ dışılıktır. Yoksa alış veriş merkezi yapmaya kılıf bulmak adına topçu kışlası bahane miydi? Bu ihtimal daha güçlü görünüyordu çünkü büyük ihtimal ile kimlere ne söz verilmişse gerçekleşmedi ve gençler bunu engelleyerek tarihe altın harflerle geçtiler. Orduda bile şu an topçu kalmadı. Askeri ihtiyaçlar da değişmesine rağmen yıkılmış yok olmuş bir binayı yapmanın ne anlamı var? Bina mevcut olmuş olsaydı bu sefer yıkmaya kalkarlardı. Atatürk köşkü de tarihi eserdi neden yıktınız? Ayrıca topçu kışlası 31 Mart saray vakası adına kötü bir tarihtir. Çünkü kanun tanımaz, istibdat ile 33 yıl adeta zulüm eden bir Padişaha karşı ordunun ayaklanmasıydı. Sonrasında dinci softaların eylemi terörize etmeleri sonucu yine ordu duruma el koymuş Padişah tahtından inmek zorunda kalmıştır.
Gezi eylemleri de o günün yönetimini eğer polise emir vererek gençleri öldürmemiş olsaydı daha erken gitmiş olacaktı. Bu şekilde olması bu haksız, hukuk tanımaz ve bugün 2. Abdülhamit gibi Anayasayı tanımayan, yargı da bana bağlı, yasama ve yürütme de benim diyen bir Cumhurbaşkanı ne yazık ki aynı kadere kendi dayatma zihniyetiyle ilerlemektedir.
İnsanlık tarihinde kanun tanımayan hiçbir devlet yöneten kişinin sonu adalete teslim veya hüsran olmuştur. Halkla inatlaşan dikta niyetli olan herkesin sonu halka yenilmektir. Çünkü halkın vekili hiçbir zaman asil olan halktan daha üstün ve halkın imkanlarını halkın aleyhine sonsuza kadar kullanamamıştır.
Gezi eylemlerinde polise talimat vererek 1 çocuk 7 gencimizi öldürten o günkü Başbakan, bugün ki hukuk tanımayan Cumhurbaşkanı bu konuda da yargılanmalıdır. Çünkü vekil asile kurşun sıkamaz. İnsanlarına, yasalara, toplum geleneklerine aykırıdır. O gençler ağaçlara ve vatanlarına sahip çıkmışlardır, hiçbir zarar vermemişlerdir. Zarar vermiş olsalar bile cezası ölüm değil adalet önünde hesap vermelidir herkes.
Kanun tanımayan ve halk adına vekalet ile yetki alıp bunu şahsi çıkarı adına kötüye kullanan herkes eninde sonun aynı kaderi yaşamış ve bitmiştir.
31 Mart Vakası (31 Mart Olayı ya da 31 Mart Hadisesi), II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’da yönetime karşı yapılmış büyük bir ayaklanmadır. Rumî Takvim’e göre 31 Mart 1325’te (13 Nisan 1909) başladığı için bu adla anılmıştır.
On üç gün süren ayaklanma, II. Meşrutiyet döneminin en önemli olaylarından biri olarak kabul edilir. Askeri bir isyan olarak ortaya çıkmasına rağmen isyana dahil olan softaların propagandaları sonucu sonradan dinî bir hal almıştır. Sebepleri tam olarak belirlenemeyen bu olayın planlı ve bilinçli bir hareket olup olmadığı kesinlik kazanmamıştır. İsyanın ilk günü hükûmet istifa etmiş, isyancı askerler yedi gün süre ile İstanbul’a hakim olmuştur.
Bir milletvekili, bir Nazır ve tespit edilemeyen sayıda asker ve sivilin hayatını kaybettiği isyan, Selanik’te bulunan Üçüncü ve Edirne’de bulunan İkinci Ordulara mensup askerlerin oluşturdukları, Rumeli halkının gönüllü katıldığı “Hareket Ordusu”’’nun İstanbul’a gelmesi ile bastırıldı. Üç gün süren çarpışmaların ardından sıkıyönetim ilan edildi; padişah II. Abdülhamit tattan indirilip yerine V. Mehmed Reşad tahta çıktı. İsyana katılanlar ve destekleyenler yargılanarak 70 kişi idam edildi, 420 kişi ise çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı.
Olay kimi arşiv belgelerinde “hareket-i irtica”, “hadise-i irtica”, kimi belgelerde de “hadise-i ihtilaliye”, “hareket-i ihtilaliye”, “harekât-ı iğtişaşiye” ve “vakıa-i ihtilaliye” tabirleri ile ifade edilmektedir.Türk siyasi tarihine irtica kavramının, bu olay ile birlikte girdiği kabul edilir.Ancak kimi araştırmacılar olayı bir irtica ayaklanmasından ziyade amacına ulaşamayan bir askeri darbe girişimi olarak değerlendirilir.
31 Mart Vakası’nda ölenlerin anısına İstanbul’da Abide-i Hürriyet adıyla bir ulusal anıt inşa edilmiştir.
31 Mart olayını Harekat Ordusu bastırmıştır. Mustafa Kemal Paşa, Mahmut Şevket Para, Resneli Niyazi Bey, İsmail Enver bu ordunun komuta kademesiydi.
Dini siyasete alet eden her yönetim her ülkede karmaşa, terör, iç savaş, adaletsizlik ve hukuksuzluk ile dayatma üretmiş o topluma; o toplumun seçimlerini doğru yapmamış olmasının bedelini kendisini seçenlerle birlikte asıl suçsuz seçmeyenlere birlikte bedel ödetmiştir.
II. Abdülhamit dönemi 33 yıl sürmüş ve tamamı Kanuni Esasiyi yani o gün ki Anayasayı tanımadan dayatma ve zorba bir yönetimdi.
12 Eylül 1980 sonrasında askeri darbenin üretimi siyasi partiler yasası da siyasi parti başkanlarının halkın temsil yetkisinin yarı yarıya alınarak belli güçler tarafından Türk Milleti aleyhine kontrol edilen kişilere verilerek bugüne kadar otuz beş yıllık bir süreç olarak II. Abdülhamit dönemine çok benzerlik göstermektedir.
Bugün Cumhurbaşkanı Anayasa tanımayarak hukuksuz her davranışı alenen suç işleyerek II. Abdülhamit tekrarıdır.
II. Abdülhamit de donanmayı Haliç de paslanmaya terk edip denizlerde Osmanlı hakimiyetini kaybettiği için düşman batılı ülkelerin iştahını kabartmış, Balkanlarda 1911-1912 ile başlayan çöküş 1918’de Osmanlının tamamen yıkılıp, topraklarının paylaşılmasına sebep olmuştur.
Son on dört yıla baktığımızda ülkemizi yöneten zihniyeti yine din tandanslı siyaseti ile ekonominin çökmesine sebep olacak bugün ki tersanelerimiz sayılan Telekom, Cep Telefonu Operatörleri, Bankaları ve çok stratejik Tüpraş gibi kurumları özelleştirerek küresel şirket ve işbirlikçi sermayenin eline geçmesine sebep olarak, üretimin küresel tekellere terk edilip, maden ruhsatlarının satılması, alış veriş merkezlerine küresel şirketlerin esnaf yapılarak kendi esnafımızın bitmesine, ithalatın artmasına, ihracatın düşmesine, dış ticaret açığının büyümesine, ithal otomobil ve ithal yakıt satılması için karayolu yapılması gibi Türk Milleti aleyhine bir ekonomik politika izleyerek ekonominin batmasına sebep olmuştur. İşsiz sayısı altı milyonu geçerek rekora koşmaktadır. 12 Eylül 2012 tarihinde sebepsiz özel bir bankada Şube Müdürüyken işten çıkarılmam ve sermaye bankaları tarafından iş verilememsi sonucu yazdığım Mobbıng Bank Türk Fırtınası kitabımla hem sermaye, hem siyasete ve hem de bu çürümüş işbirliğine kitapla dünyada bir ilki gerçekleştirerek MUHTIRA verdim. 21 Aralık 2015 tarihinde en uzun gecede kitabım çıktı. Sırla yazılmış bir kitaptı. Netice de o sırrın gereği ilahi tecelli dünyadaki tüm zalimler adına ülkemizde mahşer tufanı sonrası canlı helak ibreti adına 19 Ocak 2016 tarihinde bitti. Gemi sırrıyla yazılmış kitabım zalimlerin gemilerinin itibarını o gece mahşer denizinde batırdı. Beni işten çıkarak Holdingin bankası o gece kurulduğu gün emperyalizmin amiral gemisi kapitalizm adına o holdingin amiral gemisi olarak itibarını batırdı. O gece sonrası dünya sermaye mafyasıyla işbirliği yaparak Türk Mevsimi düzenleyen yine bir sermaye sahibinin adını açıkladım belgeleri ile bir gün sonra Firavun sonrası bu ibret adına o kişinin yaratan canını aldı. Para putu Anadolu’da yine bir gemi kalkarak mahşer denizinde itibarları kendi yaptıkları ihanetlerin sonucu ilahi faturayla yıkıldı.
Ülkemizi son yılda siyasi ve ekonomik çöküşe doğru götüren baş sorumlusu bugün ki Cumhurbaşkanı olup 4 Mayıs 2016 darbesi sonrası hukuksuz seçtiği ve kendisini koruyacağına emin olduğu gemileriyle ve gemicikleri ile zenginleşen bu zulmünde mahşer tufanında itibarı yönetim zalimliği adına battı. Konut yapma işini, hazineden arazi devşirmek, kendi adamlarıyla inşaat+banka ile zenginleşmenin yolunu 165 kez imar yasası değiştirerek yaptılar. Madem devlet her üretimi bırakıyor, kurumu satıyordu konut yapmak devletin işi miydi? Toplu Konut İdaresi bu sebeple mi sadece Başbakana bağlıydı?
Atatürk Orman Çiftliğine sit alanı olmasına rağmen hukuksuz Saray yaptı. Cumhurbaşkanı oldu yine yetmedi, diploması sahte çıktı, Cumhurbaşkanı seçilmesi şaibeli olduğu halde suçuna suç ekleyerek Anayasa tanımıyorum dedi, ülke karışabilir dedi, terörle yaşamaya alışmak zorundasınız diyenlere ses çıkarmadı, ya başkanlık ya kaos diyenlere ses çıkarmadı. Mahşer tufanı ve canlı helak ibretinin yaşanma sebeplerinden biri kendisi ve yaptıkları olan Cumhurbaşkanının bu Sarayı gün gelecek bu ibret adına CANLI HELAK müzesi olarak turizme açılacak. Bizden haksız aldıklarını dünya oraya taşınarak turizm gelirleriyle insanlık insanlığın son ibreti Firavun sonrası son ibretinin mekanı Anadolu’da ibret olanların hikayelerini, kimler olduğunu, neler yaparak buna sebep olduklarını merakla gelip görecek ve öğrenecekler.
Tarih çok acımasızdır, acımasız davrananlara faturası çok acımasız olmaktadır. Tarihin bir başka özelliği de faturayı keser, ibreti sonraki kuşaklara ders alsınlar diye bırakır. Anında sonuç beklemek tarih değildir. Tarih bir olaylar ve sonuçlar sürecidir. 31 Mart olayı nasıl devrimle ve Türkiye Cumhuriyeti gibi insanlık projesi bir devlet ve Atatürk gibi bir dahi çıkardıysa, 12 Eylül 1980 askeri darbesi, 28 Şubat askeri darbesinin sivil darbeye dönüşmüştür. 31 Mayıs 2013 Gezi Eylemleriyle Türk Milletinin kendi yurdunda ilk kez isyan etmesi yine bir devrimle sonuçlanacak, yarım kalan Atatürk devrimleri tamamlanarak Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacak bir hukuk devleti olarak 1950 yılında başlayan karşı devrim ve ihanet sürecine de son vermiş olarak tarihe geçecektir.
Dış siyasette yurtta barış, dünyada barış mucize siyasetini terk ederek, stratejik derinlik adı altında batının projeleriyle Suriye ve Irak devletlerinin iç işlerine karışarak bu bölgede ve ülkemizde bitmiş terörü hem siyasallaştıranların sonu kendi yaptıkları açılım ve barış adı altında ihanetle sona yaklaşmaktadır. Suriye’de 1 hafta içinde Emevi camisinde namaz kılacağız diye yüz binlerce insanın ölümü ile altı milyon Suriyeli göçmenin ülkemize gelmesine sebep olmuşlardır. Tarih bu vahşeti asla affetmez.
Komşuda yangına sebep olanın kendi evi de yanar. Komşuda yangın çıkaranlar aslında bizim evimizi o gün yaktılar. Rusya devlet başkanı Putun 2011 yılında cebinde akrep gezdirenleri o akrep ilk önce kendileri sokacak diye uyarmasına rağmen hala uyanmış değillerdir. Ve bölgede Rusya tarihinde ilk kez Akdeniz gibi sıcak denizlere inme hayalini bizi yönetenlerin son on dört yıllık kötü niyetli, hatalı dış ve iç siyaset ve ekonomiyi, ülkeyi, halkı düşünmeden diplomaside olmayan yanlışlar yaparak kötü bir süreç yaşatmışlar ve yaşatmaktadırlar. Gereksiz yere Rus uçağını düşürerek Rusya ile ihracatımız olumsuz etkilenmiş en büyük zararı ekonomi ve halk görmüştür.
Son on dört yapılanların tamamı da yine batı çıkarına ve yerli işbirlikçi sermayenin çıkarına uygun 28 Şubat darbesinin 12 Eylül’ün tersine sivil bir darbesidir. 4 Mayıs 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı siyasete müdahale ederek Anayasa tanımadığını, hukuksuz bir partide ilişkisi olmaması gerektiği halde partili Cumhurbaşkanı vb gibi söylemlerle o tarihten buna suçüstüne suç işlemeye devam etmektedir.
“Tarih ilerisini görebilenlere sahne verir.” // Önder Karaçay
Önder Karaçay
Mobbıng Bank Türk Fırtınası Sır Kitabın Yazarı


1 yorum:

  1. “Tarih ilerisini görebilenlere sahne verir.” // Önder Karaçay

    YanıtlaSil