12 Mayıs 2016 Perşembe

Tembellik // Türk Fırtınası // Önder Karaçay

Tembellik // Türk Fırtınası // Önder Karaçay

Tembellik-İle-İlgili-Sözler
Tembellik // Türk Fırtınası // Önder Karaçay
Mustafa Kemal Atatürk der ki; “Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir tek şeye ihtiyacımız vardır; çok çalışmak.”
Kabul edelim ki çok tembel bir toplum olduk.
Bunda kendimiz kadar bize hizmet etmek için devleti yönetmeleri için yetki verdiklerimizin bizi tembelleştiren icraatların da bunda büyük katkısı vardır.
İşsizlik üreten teknolojiye yatırım yapmanın, 4,5 G gibi gereksiz hızlara aldanmanın ve bunun getirisinin bu teknolojiyi satanların bağımlılık ve tembellik üreterek ülkemizi ve insanımızı sömürdüğünü bildikleri halde bu kadere terk vatanı ve milleti terk edenlerle buna sesi çıkmayan herkes bu vebalde suçludur.
Tarim ve haycancılık ülkesi olmamıza rağmen herkesin inşaat ve beton ile ranta dönük gelecek karartan işlerle toprağı işlemeyi, verimi, üretimi, ihracatı önemsememesi, özellikle devletin bu konuda birinci önceliği halkın topraktan üretimi, hayvancılığı desteklememesi, komşularımızla üretilen gereksiz düşmanlıklar sebebiyle ticaretin bitmesi teknoloji bağımlılığı ile yürüdüğü sanılan ithalat ve tüketiminde tökezleyerek ekonominin daha fazla işsizlik üretmesi ve batması demektir.
Bu tembelliktir.
Victor Hugo der ki; ” Tembellik iki çocuklu bir annedir; kızının adı açlık, oğlunun adı hırsızlıktır.”
Geçenlerde kanun tanımayarak büyük suç işleyen ve son on dört yıllık ekonomide yaşanan her garabetin sebebi olan Cumhurbaşkanı sermayeye işsizlik konusunda çok kazanmak çalmaktır demiş.
Bu noktaya gelmiş olması aslında bu soruyu kendisine sorsaydı biz ne yanlış yaptık da bu ülkenin ekonomisi istihdam yerine işsizlik, üretim yerine ithalat ve tüketim, büyüme yerine kriz ve küçülme üretti?
Bunun cevabı çok basit. Kendilerinin işlerine gelmediği hiç bir konuda konuşmamak gibi ve her gereksiz konuda yetkisiz bile konuşmak gibi kötü bir alışkanlıkları olduğu için kendilerinin konuşmadığı ya da konuşamadığı konuları yüzlerine vuranlardan haliyle rahatsız olmaktadır, olmak zorundadır. Rahatsız etmek zorundayız.
Çünkü bu ülkenin doksan yıllık birikimlerini on yılda satarak ülkenin milli ekonomisini bağımlı bir ekonomiye dönüştürme suçu işleyenlere hesap sormak zorundayız. Hala ülkemiz ekonomisini batıranlardan bir gelecek bekliyorsak biz ancak hırsız, yalancı ve talan üretiriz.
Verdiği sözleri tutmayanlara hatırlatmazsak, bunları niyetine uygun iş yapmalarının, kanunsuz iş yapmalarının ve kanunsuz da iş yapılabiliyormuş, kanun tanımamak normalmiş gibi bir algı ortaya çıkar ki böyle bir toplum olmuşsak çürümüş bir zihniyete dönüşmüş olduğumuzu gösterir.
Özgürlüğü korumak için ruhunuzu, niyetinizi satmamanız yeterlidir.
Bugün içinden çıkılmaz hale gelen ülke yönetim sorununun sebebi ruhunu ve niyetini satanların hala köşe başını tutmuş olmaları ve adaletin işlemek hale gelmiş olmasıdır.
Sosyal hukuk devletinin içini oyanların aslında geleceklerinin olmayacağına en büyük sebep budur.
Bazı kayıpları fark etmiş olmak tamamen kaybetmiş olmak anlamına gelmez.
Gelecekten umutlu olmalıyız, hayatın sahibi hayatımızı karartanlar değildir. Hayatımızın sahibi biziz. Gerçek ve adil olanın hayalini kurmak ve ona ulaşmak için mücadeleden asla vazgeçmemeliyiz.
Şair İlhan Berk der ki; “Kırarlar diye hayal kurmaktan vazgeçilmez.”
Evet o kadar haklı ki; çünkü bu yaşanan garabet, gaflet ve delaletle ihanet bir toplumsal sancı olarak iyiye, güzele, doğruya gebedir.
O da Türk Milletinin kendisine gelerek dünyada Türk Birliğini kurarak bütün düşmanlarından kurtulup kendi kendine yeten bir milli üretim ekonomisidir.
Bu kaçınılmaz bir mecburiyet almıştır.
Borç, tüketim, teknoloji, tembellik ile bu ülke ve insanın gidebileceği daha fazla bir yol kalmamış ve tıkanmıştır.
Bundan sonraki süreç, öncelikle yabancı işbirliği ile bize düşmanlık edenlere hizmet eden bir devlet yönetme zihniyetinden kurtulmak, kamulaştırma ve milli üretim ekonomisi ile toprak ve mülk reformu ile zenginliği Türk Milleti adına devlete aktardıktan sonra gerisi dünyanın en zengin, müreffeh, huzurlu, tam bağımsız ülkesini Atatürk’ün yarım kalan devrimlerini tamamlayarak bu krizi aşacağız.
Kanunsuz devletin imkanlarını bize karşı kullanmak bir güç değil zavallılıktır.
Maddi imkanlara güvenerek haklı olana karşı ne kadar güç bir araya gelirse gelsin sonları hüsrandır.
Tembellik her insanı, her toplumu esir yapar.
Önder Karaçay
Mobbıng Bank Türk Fırtınası Sır Kitabın Yazarı

1 yorum:

  1. Mustafa Kemal Atatürk der ki; “Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir tek şeye ihtiyacımız vardır; çok çalışmak.”

    Kabul edelim ki çok tembel bir toplum olduk.

    YanıtlaSil