27 Mayıs 2016 Cuma

İşten Çıkarmanın Adabı // Türk Fırtınası // Önder Karaçay

İşten Çıkarmanın Adabı // Türk Fırtınası // Önder Karaçay

adalet-ile-ilgili-sozler-5
İşten Çıkarmanın Adabı // Türk Fırtınası // Önder Karaçay 
İşten çıkarmak bir niyet işidir. Çünkü her kurumun kendine düşen sorumluluğu, çalışanın düşük performans, aile ve sağlık sorunları, geçim sorunları gibi performansına etki eden faktörlere seyirci kalmak yerine destek olman adına rol üstlenmelidir.
Çünkü insan harcamak kolay, insan yetiştirmek çok zor ve maliyetli bir iştir.
Parayla iki şey satın alınamaz; birincisi itibar, ikincisi tecrübedir.
Beyaz pirincin içinden rengi beyaz olup pirince benzeyen taşları ayıklamak zordur. Bu çalışma çok hassas çabalar gerektirir. Yanlış taşlar yerine yerinden oynatılmaması gereken taşları oynatanların bir gün kendilerini yerlerinden oynatırlar. Kurumlar için bu çok büyük bir risktir ve çok iyi yönetilmesi gerekir. Çünkü telafisi mümkün olmayan hata ve kararların faturası gelecekte kuruma çıkar. O yanlış taşları da yerinden oynatmak zorunda kakmak ayrı bir fatura daha çıkarır ki hiç hesapta olmayan zararlar ve itibar kaybı ile kurum batış sürecine gidebilir.
İşten eleman çıkarmakta hayatın bir parçasıdır. Önemli olan o kararı doğru zamanda doğru kişi hakkında doğru bir gerekçeyle verebilmektir. Çünkü alınan her karar gelecekte hem kurum, hem işten çıkarılan hem de diğer çalışanlar üzerinde belirleyici bir örnek teşkil eder.
Günümüzde kurumlar işten eleman çıkarmaya gerekçe olarak performans düşüklüğünü gösterirken kendilerinin performans bekledikleri insanlardan insaflı hedefleri o hedeflere götürecek şartlara göre objektif çalışmaların neticesinde eğer almamışlarsa işten çıkarma sebebinin performans olmadığı ortaya çıkar, kurum gerek davalarla mahkeme ve adalet önünde, gerekse toplum algısında itibar kaybeder.
Bir işten çıkarma sadece kurum güvenliğini ve çıkarlarını düşünerek alınırsa bu kuruma çok pahalıya mal olabilir. Çünkü işten çıkarılan bir insandır, ailesi, hayatı, çocukları, geçim şartları, planları, hayalleri, iş bulup bulamama gibi riskleri vardır. Sosyal hukuk devletinde kesinlikle kurumlar insanın ve kurumun haklarını dengede koruyacak tarafsız bir onay mekanizması geliştirmeleri hem kurumu, hem de işten çıkarılan insanın geleceğini koruyan tehlikelere karşı daha tedbirli ve daha insaflı kararlara birlikte gidilebilir.
İşten çıkarma kararlarının haklı gerekçesi yazılı ve sözlü beyanların birbirine uyması, kibar davranılması, karşılıklı emanetlerin teslim edilirken güvene dayalı kötü niyete başvurmadan ve sıkboğaz etmeden özenle yapılması gerekirse emanetlerin teslim edilmesi aşaması için karşılıklı süre verilmelidir.
Örneğin işten çıkarma yazılı tebligata performanstan dolayı yazıp, tebliğ ederken yeni genel müdür kendi adamlarıyla çalışacak demek hem kırıcı, hem de kuruma sonradan büyük fatura çıkarabilecek bir davranıştır.
İşten çıkarmak son çare olmalıdır. Sorunları varsa giderilmeye çalışılmalıdır, istirahat gerektiriyorsa izin verilmelidir, sağlık sorunları varsa tedavi edilmelidir, eğitime ihtiyacı varsa eğitim eksiği tamamlanmalıdır. Tayin etmek gerekiyorsa, görev değişikliği gerekiyorsa yapılmalıdır bütün bunlar yapılmadan eğer işten çıkarılanın talepleri görmezden gelinip, kurtulmak adına bahane üreterek işten çıkarılmışsa bu hatalı bir işten çıkarmadır ve son çare ilk çare olarak kullanılmış olur.
İş süreçleri hem kurumun hem de çalışanın hukuki haklarını koruyabilecek şeffaf ve objektif ilkelerden oluşmalıdır.  İşi veren kurum diye gücünü tek taraflı işsiz bırakmak tehdidi ile yapılan işlerde kurumların başına büyük belalar açabilir.
Örneğin bir kurumda görevli memursunuz. İşiniz büroda evrak girişi olsun. Maaşı bu işin karşılığında işinizi layıkıyla yaparak almayı hak edersiniz. Bu işte çalışıyorsunuz diye kurumun reklamlarında kullanmak için her hangi bedel ödemeden ve istemediği halde işiyle tehdit ederek tek taraflı güç kullanarak fotoğraflarını çalışanın kullanmak ve sonrada işten çıkarmak basiretli ticaret ve iş ahlakına uymayan yöntemlerdir. Bunun geri dönüşü belgelendiğinde o kurumun itibar ve maddi kayıp yaşaması kurumun yaşam süresini de değiştirebilecek çok kötü sonuçlara götürebilecek gelişmelere sebep olabilir. İşten çıkarılan insanında bu konuda hakları ve kendini savunma yöntemleri eğer adaletin tam işlediği bir sosyal hukuk devletiyse o kurum çok zor durumlar yaşayabilir.
Kurumlar yapı itibariyle ekip olabilmeyi iyi başarabilirlerse zaten bir dinamo motoru gibi uyum içinde çalışırlar. Uyum içinde çalışmama sebepleri genelde kurumun işlerini yöneten karar alanların karar alma yetkinliklerine, uygulamadaki başarılarına bağlıdır. Çalışanı yıldırarak ekip olma başarısı göstermek mümkün değildir. Sürekli toplantı yaparak suçu yapamıyorsunuz, netice alamıyorsunuz diye başkalarına atan yöneticilerin genellikle o sonuç kendi hatalı kararlarından kaynaklandığı bir atalet içine düştükleri için görmezler ve yanlışa devam ederler.
İşten çıkarma kararlarının alınması çok hassas olduğu gibi gerek tebliğ edilmesi ve gerekse sonrasında yaşanacakların yönetilmesinin zorlukları da dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde her geri dönüş kuruma fatura çıkarır.
·         Dedikodulara sebep olacak sansasyonel işten çıkarma işlemleri yapılması çok tehlikelidir. Özellikle ekonomide çok belirgin sorunlar ağırlaşmamış bir ortamda sadece o sektörde sizin kurumunuz toplu işten çıkarma yaparsa bunu yönetme şansınız kalmaz. İş hayatı rakipleri ve ortam psikolojisini de takip ederek ortama uygun kararlar alınmalıdır.
·         İşten çıkarma tebliğinde yazılı ve sözlü tutarlılık çok önemlidir. Yukarı da örnekte verdiğim gibi performans yazıp sözlü olarak yeni genel müdür kendi adamlarıyla çalışmak istiyor dendiğinde o işten çıkarmanın niyeti bozuk bir işten çıkarma olduğu aşikardır. Tutarsız bir karar ve tebliğdir. Geri dönüşü çok pahalıya mal olacak sürecin işten çıkarılana verdiği en önemli kozdur. Çünkü o sözlü beyandan sonra hedef, üretim ve sonuçlar üzerinden konuşma en anlaşma şansını ortadan kaldırır.
·         İşten çıkarma tebliğini yapanın nazik davranmalı ve kırıcı davranışlardan, sözlerden kaçınması kurum yararına olmakla birlikte sahte rolle sanki işten çıkarılanın yanında duruyor ve üzülüyormuş gibi yapmakta adap dışıdır. Örneğin kurum çalışana telefon vermiş ve işten çıkarılan telefonu içindeki bilgileri alıp yarın teslim edeyim gibi bir önerisi dikkate alınmalı, güvenilmeli, riske girilmelidir. Baskın yaparak habersiz el koymak tarzı ilkel ve çağ dışı bir davranış ve terbiye sınırlarını zorlayan kabalıktır.
·         İşten çıkarılan personele daha önceki süreçlerde yazılı uyarıların hatırlatılması, en son sonuçlarla karşılaştırılarak ikna edilmesi kurumu koruyan bir davranış şeklidir. Eğer böyle bir yazılı uyarı yoksa o kurum o işten çıkarmadan büyük yara alabilir.
·         Eğer işten çıkarılan personel problemli biriyse zaten problemlerini karşılıklı bilindiği ve ispatları olduğu için işten çıkarmak hem kolay hem de ikna etmesi zor değildir. Bazen de bu tür kişilerin işten çıkarılmaması şirkete büyük zararlara yol açabilir. Başka işten çıkarılan çalışanların işten çıkarılma sebebi o çıkarılması gerektiği halde çıkarılmayan olabilir. Örneğin önemli görev ve yetkilere sahip biri bu yetki ve görevlerini kurum adına başka çalışanlara karşı kötüye kullanabilir. Kurum eğer bunu bildiği halde görmezden gelirse bu kişinin açacağı hasarlardan da kurum sorumlu olur. Çünkü göz yummak kurum bilgisinde görevini ve yetkisini kötüye kullanmaya izin vermek anlamına gelir. Sonraki gelişmeler bu kişinin açtığı belalar sebebiyle bir kansere ve tedavisi mümkün olmayan kurumun başını büyük belalara sokan zararlara sebep olabilir. İnsan hakkı yönetmek her kurumda en büyük risktir. İnsan hakkı riski iş riskinden çok daha yüksektir. Çünkü iş hacmi kadar zarar üretir, insan kurumun itibarını zedeleme riski ve zararı doğuracağından insan hakkı yönetiminden anlamayan kişilere kurum yönetme yetkisi iş bilgisi var diye verilmemelidir. “Hak etmeyen birisine hak etmediği bir değeri verdiğinizde karşılığında hak ettiğiniz ağır bir bedel ödemek zorunda kalırsınız. “
·         Problemli çalışanlardan kurtulmak için işi ne kadar uzatır, o faturayı o kişi yerine başkalarına kestiğiniz müddetçe kurumun ödeyeceği bedelin tutarını artırırsınız.
Haksız her işten çıkarmak da, haklı olduğu halde çıkarmamak da hem kuruma, hem de çalışanlara mutsuzluk getireceğinden, o mutsuzluk kuruma yansır yenilerle de ilerlemesine engel ve ayak bağı olur. Çünkü dava ve mahkeme süreçlerinden, kaybettikçe basına ve medyaya yansıyan olumsuz haberlerle kurum markası yıpranır.
Sizi aşağı çekiyor diye işten çıkardığınız kişi ile ilgili haklı bir gerekçeniz yoksa sizi aşağıya çekecek bir sebebi kendiniz üretmişsiniz demektir. Ok yaydan çıktı mı hedefi vurur. Sonradan biz bu hedefi vurmak istemiyordum demek hiçbir işe yaramaz, o ok döner birde hedef alanı vurur.
Geçmişi hatırlamayanlar ve tekrarlayanlar, aynı bedeli aynı hatayı yaptıkları için ödemeye devam ederler.
Gerçeği kurumu öldürdükten sonra öğrenmiş olmanın çoğu kurum için yaşama geri dönüş şansı vermeyebilir. Çünkü ağaçlar bir günde çürümez. İçlerinden yavaş yavaş oyulurlar ve tamamen oyulduktan sonra kökleriyle bağını koparır öldüklerinin ilanını ancak o zaman yaparlar. Kurumlarda ölür, bir anda ölmez, hataların kurum itibarını zedelemesi sonucu değer kaybederek sonunda ölmekten kutulamayabilir.
Dünya ve insanlık tarihi bu süreci yaşamış kurumların yaşama geri dönme şanslarının çok az olduğunu yaşanan tecrübeler söylemektedir.
Doğallığı ve basitliği terk eden her kurum karmaşa hastalığına yakalandığında bu karmaşanın tedavisini o temaşa ve telaş içerisinde bulması imkansızlaşabilir. Rakipler ve piyasa zorlayabilir, kendini kurtarma şansını tamamen yitirebilir.
Jack Trout’un sözü ile yazımı tamamlamak istiyorum;
“Bir kurum bir fikri yerden kaldırmak istiyorsa kaynaklarını kısmamalıdır. Kaynaklarını kısarak şu ana kadar hiçbir kurum savunduğu fikri yerden kaldırabilme başarısı gösterememiştir.”
Kaynaklarını kurum itibarı ve fikrini kurtarmak adına zamanında devreye sokan kurumlar kurumu öldürmeden yaşama geri döndürecek sürece belki girebilirler.
İşten çıkarmanın adabını bilmeyen kurumlara hayatın adaleti yaşamını sürdüren kurumlara örnek olması için kurumu öldürerek adap adına ibret yapabilir.
Mobbıng Bank Türk Fırtınası Sır Kitabın Yazarı

1 yorum:

  1. Jack Trout’un sözü ile yazımı tamamlamak istiyorum;

    “Bir kurum bir fikri yerden kaldırmak istiyorsa kaynaklarını kısmamalıdır. Kaynaklarını kısarak şu ana kadar hiçbir kurum savunduğu fikri yerden kaldırabilme başarısı gösterememiştir.”

    Kaynaklarını kurum itibarı ve fikrini kurtarmak adına zamanında devreye sokan kurumlar kurumu öldürmeden yaşama geri döndürecek sürece belki girebilirler.

    İşten çıkarmanın adabını bilmeyen kurumlara hayatın adaleti yaşamını sürdüren kurumlara örnek olması için kurumu öldürerek adap adına ibret yapabilir.

    YanıtlaSil