8 Mart 2016 Salı

Neşet Ertaş Gibi // Türk İnsanlık Devrimi Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

Neşet Ertaş Gibi // Türk İnsanlık Devrimi Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

11eca7d5-617c-41e3-8e5d-8b95c6d9345d-original
Neşet Ertaş Gibi // Türk İnsanlık Devrimi Mensur Şiirleri // Önder Karaçay
“Kadınlar insandır. Biz insanoğlu.” // Neşet Ertaş Yine şair, yine ders, yine fark. Türk kadını başta olmak üzere dünyada tüm kadınlar insandır. Kadın insan değil diyen yobazlara, kadına şiddet uygulayan yobazlara duyurulur.
Biz konu daha var ki; bu konuda kabul edelim çok büyük cehalet içerisindedir toplum. Kadın, sevgi, aşk, anne, baba vb adına tek güne indirgenmiş günler batı küresel şer merkezinin uydurduğu ve Türk kültürünü yok etmek için herkese gerçekmiş gibi algı ürettiği günler yalandır.
Ayrıca emekçi kadınlar günü derseniz ayrımcılık yaparsınız. Batı zaten ayrımcı zihniyettir. Sınıf zihniyeti batıdan bulaşmış bir beladır. Örneğin ihanetini konuştuğumuz sermaye sınıfı gibi. Bu günlerin arkasında da bu bela var. Lütfen bu günleri değil her günü insan günü yapalım.
Allah yerden göğe kadar razı olsun diye dua edebileceğim birini arıyordum,
Tıpkı rahmetli Neşet Ertaş gibi..
O da benim gibi hangi kapıyı iş için çaldıysam bizde iş yok dediler,
Oysa sende iş yok diyorlardı her halde söyleyemediler.
Yürüdüğüm yollarda aşınmış taşlarda yoktu,
Ayağımı neyle kaydırdılar bilmediğimi iyi biliyorum,
Bende şiir gibi yazı, yazı gibi şiir yazarım,
Deryayı karada çok şey ararım,
Yolumu kaybetmemek için mutlaka bir bilene daha sorarım,
Neşet Ertaş gibi.
Ozanın dilinden ozanın diline düştüm,
Havalar soğuk muydu bilmiyorum, üşümüştüm,
Ben bu hale neden düşmüştüm,
Neşet Ertaş gibi.
Bankada çalışır ekmek parası için para alır, para satardım,
Bu işten korka korka çalışır geceleri endişe ile yatardım,
Bilseydim kalleşliği bana da yapacak,
Daha önce hayatımdan çıkarıp atardım,
Neşet Ertaş gibi.
Şimdi ne iş verirseniz onu yapardım,
O da mı yok dersiniz,
Rızkı veren Allah deyip kaygıyı iyice kafamdan atardım,
Neşet Ertaş gibi.
Aç mısın, susuz musun diye soran mı kaldı?
Eski tanıdığım dost bildiklerim selamımı yanlışlıkla aldı,
Bu hale gelmeden dost dediklerimle yediğim içtiğim sanki yaldı,
Geriye işte bu duygular kaldı,
Neşet Ertaş gibi.
Gün geldi akşama kadar ayaklarım şişti,
Yemekte ne var ki çok çabuk pişti,
Bu bankacılık ne acayip bir işti,
Benim kaderime kara bir leke gibi düştü,
Neşet Ertaş gibi.
Yirmi yılı devirdiğim İstanbul’a alışamamıştım,
Köyüme benzediği için yaşadığım yere gelmiştim,
O da şimdi şehir olmaya karar verdi bana köyüne geri git diyor,
Neşet Ertaş gibi.
Üçüncü günümde bile acıkmayı unuttum,
Zoruma gitmesin diye hep yuttum,
Allah’ın nuru Kur’an-ı Kerimin yolunu tuttum,
Neşet Ertaş gibi.
Aradım bende derdime çare,
İşsizlik zor haber verilmiyor yâre,
Çıldır nere, İstanbul nere, uzun mesafeli göçler yaşadım,
Neşet Ertaş gibi.
Ozanım ama sazım yoktur benim,
Şairim ve yazarım,
Ayaklarım yerine neyle gezerim,
Fikirlerim alternatiftir belki de budur benim düzenim,
Neşet Ertaş gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder