5 Mart 2016 Cumartesi

İnsanlığın Kaybolan Ayak İzleri // Türk İnsanlık Devrimi Mensur Şiirleri // Önder Karaçay


İnsanlığın Kaybolan Ayak İzleri // Türk İnsanlık Devrimi Mensur Şiirleri // Önder Karaçay
Doğruyu eğrinin üzerine koyduk,
Eğri de doğruldu!
Boğucu bir görgüsüzlüktü,
Kültürden çok paraya sahip olmak için köşe dönmek!
Hangi köşe nasıl dönülecekti?
Dönerken kuralsız vefasızlık oldu.
Erdemi terk edeli insanlık böyle oldu.
Gösterişçi, yağcı ve fırsatçılıkla demlenen baş tacı iken,
Dürüst, içten ve bilgili insanlar hangi dipte kaldı?
Çürüyordu şimdi,
Dara düştükçe, düşen düşükler!
Dört mevsime ev sahipliği yapan gökyüzü,
Misafiri insana bu geçişte acaba ne söyler?
Düşünmeden okuyup ama gibi davrananlar,
Hayatı okumadan düşündüklerinde,
Önlerine çıkan ilk çukura yuvarlanırlar.
Ruhunda esin olmayana ne öğretebilirsin ki!
Kendinden memnun olmayana gözleri bile karanlık getirir.
Eskiyi canlı tutarak, yeniyi öğrenmekte geç kalmazsak,
Geleceğe gidenlere öğretmen oluruz.
Konuşmaya layık insanlarla konuşmadık, insan kaybettik,
Konuşmaya layık olmayan insanlarla söze durarak söz kaybettik,
Seçmesini bilseydik; ne insan ne de söz kaybederdik!
Sadakat ve vefayı kaybetmeseydik;
Avlanırken tüneğine tünemiş uyuyan kuşları vurmazdık.
Hangimiz bilerek doğduk ki!
Bilmediğimiz için sevgi ve ilgi ile av aradık,
Avlanması gerekenleri vuramadık
Tutumlu olmak biraz inatçılıktır,
Müsrif olup israfa sebep olmak ise küstahlıktır.
İnsan ki bir ideale sahip olmalıdır,
İdeal ki birinin kötü emellerine alet olmamalıdır.
Bir başkasının ruhunu iyileştirmek için,
İyiliği deri gibi işlemeli,
Düşmanlığı uzaklaştırmalıdır.
Komutanından mahrum kalmış ordu gibidir,
İradesinden mahrum kalanlar.
İdeali olan insan evrenseldir.
Görgü insanı taklit etmeden uyumlu,
Ham insan uyum sağlamak yerine taklit edendir.
İnsanlığın ayak izleri kaybolmuştu,
Yeni izlerde de insanlık!
Çam ve sedir ağacının ne kadar dayanıklı olduklarını,
En şiddetli soğuklarda öğrendik,
Zorluklar karşısında yıkılmadan durabilmeyi öğrenemedik.
Israrlı bir inatçılığın, takıntılı bir bencillik olduğunu,
Ya geç öğrendik ya da hiç öğrenemedik,
Mücadele ile inatçılığı birbirinden ayırt edemedik.
Düşmanlığa dostluk yerine erdemle cevap vererek,
Erdeme karşı erdem gösteremedik.
Sözler gerçek, eylemler ciddiyse dünyanın her yerindesin,
Değilse kendi yurdunda bile yoksun,
Gerçek söz ve ciddi eylemler karşısında,
Sen ata binerken, karşındakilerin yulara eğildiğini görürsün.
Otlar ayakların altında hep eğilirler,
Otla ama ot olma, rüzgâr gibi eğerler.
Önder Karaçay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder